...........ve sonunda heyecanla dolu bir uçak seyahatinden sonra Pragtayım. Hatta blogumun başına oturmadan önce önümde harita geçtiğim caddeleri bulup şehri daha iyi öğrenmeye çalışıyordum.O kadar çok anlatacak şey birikti ki....O yüzden bu yazımı kısa bir günlük şeklinde tutacağım. Diyeceksiniz ki neden bunları biriktirdin diye ama neyse anlatınca anlarsınız neden olduğunu.
|
sazavadaki odamdan bir kare |
PRAG'TA İLK GECE : 2.30 saatlik bir uçak yolculuyla vardığım prag'ta ,beni çok sevgili badim Lukaj karşıladı.Neymiş badi falan demeyin bende burada öğrendim ne kadar önemli olduğunu.uçaktan indiğimde çıkış kapısında bekleyen Lukaj olamasaydı gerçekten halim zordu.Lukaj hemen elime Prag ulaşım sistemini anlatan ufak bir harita tutuşturdu ve 750 Kc(yaklaşık olarak 65 tl ) na bana 3 aylık bir öğrenci pasosu aldı.Ulaşım meselesinden sonrada gidip hemen güvenilir bir döviz bürosunda paramı bozdurduk.işin en güzel yanı şu ki ben oraya varmadan önce Lukaj'a benimle ilgili bütün belgeler teslim edilmişti bu yüzden işlemler sırasında hiç bir sorun çıkmadı.daha sonra Praha 11 semtinde güzel(!) yurdum Sazava ya geldim. Burada da devreye Lukaj girdi tabi ki.Zaten o olmasaydı tek bir kelime ingilizce bilmeyen yurt personeliyle sabahlardık artık derdimi anlatana kadar.Yurda yerleşmemde hiç bir sorun çıkmadı aman ne güzel diyorken ben , yurt odasında yanında kalacak olduğum kız-Silvestre-ben tek kişilik ödeme yaptım nasıl böyle bir hata yaparsınız diye çemkirdi.Bu çemkirme karşısında ona biraz ön yargıyla yaklaşsam da bana karşı gayet iyi ve sevecen davrandı sorununun benimle değil yurt yönetimiyle olduğunu dile getirmeye çalıştı.Bu durumlara üniversitemin ilk yılında yaşadığım yurt probleminden dolayı alışık olan ben ise onu bir şekilde yatıştırmaya çalıştım ve böylelikle muhabbetimiz başladı.o gece öğrendim ki kendisi ispanyol bir doktora öğrencisiymiş.Kısa olan muhabbetimizi bitirdikten sonra yattık yorgun olduğum için daha Pragta olduğum ve beni ne kadar değişik ve aşık olunası bir şehrin beklediğinin farkında olmadan uykuya daldım...
|
okul duvarında 2.dünya savaşından
kalmış bir iz |
1.GÜN: Çarşamba günü okula kaydımı yaptıracağım gündü.Diğer erasmus öğrencileriyse Pragta bir güzel gezeceklerdi.Bu durma baya bir üzülen sevgili ben gündüz gözüyle Prag ı ki eski bohem bölümü de değil,görünce hemen sıyrılıverdim bu üzüntüden.Gerçekten Prag çok güzeldi.Ayrıca bir de okul da eski taş ve güzel bir bina olunca bendeki keyif arttıkça arttı.şöyle söyleyeyim ki okulun bulunduğu bina(lar)ikinci dünya savaşında silah deposu ve hastane olarak kullanılmış.şimdi de önündeki Prag Ulusal Kütüphanesiyle tam bir öğrenci merkezi olmuş.Benim prosedür işlerimi tamamladık.Tamamladık diyorum çünkü ne kadar teşekkür etsem az olacak, Lukaj girdi devreye ve ayrıca bana okulu karış karış tanıttı,gezdirdi.bütün bunlardan sonra yemek yemeği bir ayin haline getiren ve çok seven ben daha önceden de ününü duymuş olduğum çek yemekleriyle okul yemekhanesinde tanıştım:(( Çok kötüydü cidden!!!Tereyağsız ,haşlanmış pilavdan aldığım her bir yudumda gözümün önüne annemin yaptığı mis gibi apak mı apak pilav geldi!Böylelikle anlamış oldum ki çekler yemek yemiyorlar.Öğle yemeğinden sonra hayatımı güvence altına almak için gittik, bir güzel sağlık sigortası yaptırdık. Bütün bunlar sıradan bir yerde yaşansa devamlı bir şeylere sövecek olan ben, nutukum tutula tutula şehre hayran kaldım.
Daha sonra ilk kendi başıma metro deneyimimi yaşayarak yurda geri döndüm.Bu arada ortalarda hiç erasmus öğrencisi yoktu yan odamda ki soğuk nevale portekizli kız hariç.Artık erasmuslulara katılmam gerektiğini düşünerek ertesi gün yapılacak Karlstein Kalesi gezisine katılamaya karar verdim.Fakat öncesinde 2 gündür uzak kaldığım internet bağlantısını yaptıracaktım...
|
kalenin 2. avlusundaki
dünya evine girecek bir adet çek çift... |
|
kaleden prag manzarası |
2.GÜN: Pragla ilgili güzel düşüncelerimi maksimum seviyeye çıkardığım gündür bu gün işte.Gayet güzel bir şekilde bilgisayarımın internete açılmasıyla başlayan bir gündü.İnternet işi bittikten sonra Silvestre'nin oda problemi de çözüldü ve kendisi -ne kadar büyük bir şans ki- volha yurduna geçti:))aynısının kendim için de bu dönem içerisinde gerçekleşmesini dilemekteyim...bu arada bende çok sevimli(!) portekizli daire arkadaşımdan kaleye gidiş saatini öğrendim fakat çoktan geç kalınmıştı.Baya üzüldüm başta.O sırada gelen bir ilhamla yalnız başıma Prag'ı gezmeye karar verdim.Lukaj , Silvestre'nin oda taşımasından sonra beraber okula gidip yemek yiyebileceğimizi ve bana okulun internet sitesinden nasıl ve ne gibi şeyler için kullanacağımı göstereceğini söyledi.Bende öyle yaptım.İlkinden çok daha iyi olan bir öğle yemeğinden sonra baya koyu bir sohbet başladı.Sizinle aynı ortamlarda yaşamamış ,farklı kültürlerle büyümüş iki insanla sohbet etmek çok zevkli ve şaşırtıcı.Şunu öğrendim ki çekler çekoslovakya döneminden bahsetmek pek istemiyorlar ve en kuvvetli biçimde demokrasiye tutunmuşlar.Ayrıca şaşırıp kaldım ki ülkenin yarısı üniversite mezunu veya öğrencisiyken %0 oranında da işsizlik oranı mevcutmuş.Ben bunlara şaşırırken Silvestre ve Lukaj da benim ülkemdeki üniversite gençlerinin kendi alanlarında çalışabilme olasılığı duyunca şaşırdılar.Bu uzun sohbetin ardından ayrıldım onlardan ve uzun bir Prag turuna başladım.İlk başta kale bölgesine gittim ve elimdeki haritaya baka baka Prag'ın taş binalı sokakları arasında ilerledim. Size tavsiye ederim ki eğer bir şehirde yeni iseniz kesinlikle bunu denemelisiniz ,elinize bir harita ve yeterli bir rehber kitabi alıp bilmediğiniz bir şehirde dilediğinizce gezmek...gerçekten çok hoş:))İlk durağım olan devasa Prag Kalesine vardığımda , bir öğleden sonraya sığamayacağına karar verdim ve bu turumu yalnızca bir keşif olarak nitelendirdim.Prag Kalesinde cidden farklı ve güzel manzaralarla karşılaştım.Birincisi ,ülkemin bir ara çok rövaşta olan salak çoçuk dizisi 'sihili annem'in yakışıklı enşitesi ve aynı zamanda bir ara sabah şekeri olan delikanlı Prag'a gelmiş eşi ve bebeğiyle-ne güzel!! Bu ilginç tesadüfün yanında Prag kalesi evlenecek gelin ve damatlar için fotograf mekanıymış, bunu anladım hatta kendim için bile düşündüm diyebilirim :)Fotoğraf makinemle bir daha gelmeye karar verdiğim bu güzel kaleden ayrılıp Prag'ın ünlü kuklalarıyla dolu dükkan vitrinlerinin arasından geçerek Karel( karluv-charles )Köprüsü yoluna çıktım.Tam köprü göründüğü anda kulağıma ,'yıldızlarda kayar,durmaz yerinde....'gibi bir şey çalındı.Bir hediyelik eşya dükkanından geliyordu ses.İçeri girince şaşkın bakışlarımdan olacak ki adam anladı ve merhaba dedi- hehe-biraz sohbet ve sonrasında benim tamamen unuttuğum bir bayram tebriğiyle ayrıldım dükkandan.Köprü müzisyenlerinin süper ezgileriyle karşı tarafa geçtim ve Karlovry caddesinden girip eski şehrin içinde kayboldum.Başlarda biraz endişelensem de sonra buna alıştım. Bazı caddelerin haritanın üzerinde gösterilmemesi beni spontane olmaya zorladı ve kimi zaman dar kimi zaman oldukça geniş sokaklardan geçerek büyük ve meşhur eski meydana çıktım.Bir yanda astronomi saati bir yanda meryem ana(mız)kilisesi ve ortada Jan Hus heykeli gerçekten alan çok etkileyici ve görkemli bir hava veriyordu.Meydandan ayrılıp yine kaybola kaybola Stare Mesto'dan (eski şehirden) ayrıldım.Metroyla ,şehrin büyülü etkisini atamadan ,Chodov' a gidip(büyük bir alışveriş merkezi)artık adam gibi bir şeyler yemem gerektiğine karar verip ,bir şeyler aldım ve sonrası yurt , yemek, vs. vs. vs.
İşte pragtaki ilk iki günüm böyle geçti.Ana fikir olarak diyebilirim ki Prag aşık olunası bir kent.Bir tek tarihi binaları değil ama yepyeni bir rejime rağmen bu kadar kısa bir sürede mükemmel bir sistem oturmuş şehre ve belki bütün ülkeye.Umarım ki darısı başımıza (yeni rejim için değil ama !) Çek Cumhuriyetinin 10 katı bir nüfüsada sayip olsak ta ,evet hala böyle umutlarım var:)):((
Gözlerinizi fazla yordum ama prag anlat anlat bitmiyor. O yüzden burada bırakıyorum :
NASHLEDANOU!!!!!!!
not : fotoğraflar cep telefonuyla çekilmiştir.çok yakında makinemle çektiklerimi sunmaya çalışacağım ...