20 Kasım 2010 Cumartesi

ARBEIT MACHT FREI*-TEREZIN

         Güzel Viyana gezimizden sonra geçen hafta tüylerimiz diken diken eden bir yerdeydik. Prag merkezden 1 saat 45 dk gibi bir uzaklıkta olan  kasaba-Terezin.Küçücük bir kasaba olan Terezin aslında insanlık tarihinin en acımasız soy kırımını görmüş, geçirmiş.Bazılarınızın başlıktan da anlayacağı üzere Terezin bir nazi kampı.Elbet ki bir Auschwitz gibi değil ama, insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyor orda 1 saat geçirmek.Kasabaya özellikle yağmurlu bir havada giderseniz-bizim yaptığımız gibi,binaların soğukluğu yüzünüze yüzünüze vuruyor ve Terezin içinde bulundurduğu Getto'suyla bile insanlara olan inancınızı sevginizi yerle bir edebiliyor.Bir şöyle bir şey var ki Terezin, görebileceğiniz toplama kampları arasında en dayanılabilir olanı.Zaten böyle olmasının sebebi ise bir imha (extermination )kampı değil,toplama ve dağıtma kampı olması.Yani Avrupa'daki yahudiler önce bu tarz kamplarda toplanıp daha sonra Auschwitz, Treblinka gibi imha kamplarına dağıtılıyordu.Fakat böyle bir prosedür  uygulamasına rağmen Terezin'de de 3.000 kadar yahudi öldürüldüğü bir gerçek.
        Terezin'in elbet ki soykırım öncesi bir geçmişi de var. Terezin Avusturya İmparatoru,  2. Joseph tarafından askeri bir üs olarak kuruluyor.Fakat daha sonra hem askeri hem düşünce suçluları için bir hapishane'ye dönüştürülüyor.En ünlü mahkumu ise, tarih derslerinde adından hiç söz edilmeyen, fakat Franz Ferdinand'a yaptığı suikast 1. dünya savaşına sebebiyet veren Gavrilo Princip.2. dünya savaşına kadar komünistleri , çingeneleri, yehova şahitlerini içinde bulunduran hapishane.2. dünya savaşında bir toplama kampına çevriliyor.
        Bölgeye vardığımızda ilk durağımız Getto Müzesi oldu.Getto bölgesi denildiğinde akla ilk başta yahudiler gelse de aslında bu terim azınlıkların yerleştirildiği bölgeler için kullanılan genel bir terimdir.Yahudi soykırımının maksimuma ulaştığı dönemlerde yahudi gettoları boşaltılıyor ve buradaki insanlar kamplara dağıtılıyor ve gettolarda yalnızca müzelerde sergilenen yahudilere ait çizimler eşyalar bırakılıyor.Bu noktada kamp gezimizdeki rehberimizin dediğine göre,Terezinde yaşlı ve üst seviyede olan insanlar kamplara götürülmemiş,gettolarda bırakılmış.Zaten biz de müzede sergilenen resimleri, karikatürleri görünce insanların o koşullarda nasıl böyle çizimler yaptıklarına hayret etmiştik.Getto müzesi bunların dışında, gettolardaki yaşam koşullarını da insanlara aktarabilmek için bazı örneklendirmeleri de içeriyor.Getto müzesinden sonra Terezinde öle esirlerin cesetlerinin yakıldığı bir tünele geçtik.Burada sergilenen çok bir şey yoktu fakat sergilenenler kanımızı daha da dondurdu.Naaşların taşındığı bir at arabası, tabutlar ve Davut'un Yıldızının arkasında kutucuklarda saklanan küller.
    Getto'dan ve soykırım anıtından sonra Terezin sokaklarında suskun suskun kamp alanına doğru yürümeye başladık.Kampın girişinde, geniş bir alanda yahudi -anıt mezarları bulunuyordu.Mezarlıktan geçtikten sonra,bizi Terezin konusunda aydınlatan rehberimizle tanışıp kamp ziyaretimize başladık.Turumuz kampın kronolojisine göre başta hapishanelik döneminin anlatımı ve bu dönemin mahkumlarının odalarını görmemizle başladı.Bu odalar, bulundurdukları çalışma masaları, lavaboları, kitaplıkları ve tek kişilik yataklarıyla daha sonra göreceklerimizin yanında lüks kalıyordu.Daha sonra 'ARBEI MACHT FREI' yazısının altından geçip büyük bir avluya çıktı ki artık soykırım en acı kısmıyla yüz yüzeydik.İlk başta koğuşları ziyaret ettik ve normal koşullarda ancak 10 kişinin sığabileceği 30 kişilik yatakları gördük.Koğuşlardan sonra duş bölümüne geçtik.Bir anda 100 kişinin sokulduğu duş odasını dışında bir soyunma odası ve çamaşır kazanı mevcut.Esirler çamaşırlarını buraya bırakırlar ve duşa geçerlermiş.Duşta ılık su mevcut değil.Ya çok soğuk yada çok sıcak suyla yıkanacaksınız ve seçme  şansınız yok.Bu uygulamanın acı tarafı şu ki duştan çıkan insanlar kurumamış elbiselerini üstlerine geçirdikten sonra 0 derecenin altındaki soğuk havaya çıkarılıyorlar ve çalışmaya zorlanıyorlar.
Duş odalarından sonra uzunca bir tünele girdik ve bu tünelin sonunda ölüm çukuru adı verilen bölgeye çıktık.Tünel hapishane zamanlarında mahkumların kaçmak için kullandıkları bir tünelmiş.Nazi döneminde ise esirlerin için bir ölüm yolu.Ölüm çukuru adı verilen alanda, yerde haç şeklinde oyulmuş 1 insan boyunda 3 tane çukur gördük ve bu çukurların 100 metre kadar karşısındaki duvarda mermi izleri.Esirleri bu duvara dayayıp kurşuna diziyorlar ve çukurları da rahat ateş edebilmek için kullanıyorlarmış.Hemen bir diğer tarafta kısa bir dar ağacı bulunuyordu.Neden bu kadar kısa olduğunu sorduğumuzda rehber kısa bir dar ağacında insanın 30-45 dk.gibi bir sürede acı çekerek can verdiğini açıkladı.Kamp ziyaretimiz sonunda rehberimiz Terezin'de hiç gaz odası bulunmadığını, inşa çalışmalarına başlandığını fakat bitirilemediğini açıkladı.Kamp bizim için son duraktı  içimizi kaplayan bir sükunetle, yaşadığımız şu dünyaya bir kez daha söverek yurdumuza geri döndük.
         Yazımı bitirmeden önce Yahudi Soykırımıyla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum.Her ne kadar kimileri için Siyonizm reklamı ,kimileri için ise bir ülkeyi var etmek için planlanmış bir komplo teorisi olsa da sonuç kesindir ki orada ister yahudi olsun ister dinsiz olsun bir sürü masum insan işkence gördü ve öldürüldü.Kesinlikle yahudi sempatizanı veya anti semitist değilim ama şunu söyleyebilirim ki hiç bir bulgu bu korkunç ölüm gerçeğini değiştirmeyecek.Fakat bir yandan da insanlar önlerine ne konursa ona evet diyen canlılara dönüşme yolunda ilerliyor.Üsttekiler dünyayı nasıl görmemizi istiyorsa öyle görüyoruz.Her ne kadar dünyadaki tek soykırım bu olmasa da insanlar diğerlerine aldırış etmeden, yahudi soykırımıyla vicdanlarını biraz dürtüp, halen daha gruplaşmaya, ırkçılığa ve kendilerinden olmayanı yargılamaya devam ediyorlar. Herkes yahudi soykırımını kafasına yerleştirip,hiç kimse Avrupanın Kızılderili soykırımından, Belçikanın Ruanda Soykırımdanİngilizlerin Aborjin Soykırımlarından bahsetmiyor.Ve ne yazık ki insanlar, İsrail'in yıllardır Filistine yaptıkları karşısında daha yeni seslerini çıkarmaya başladılar.En acısı da şudur ki bir soykırımı bir diğer soykırımla yargılamaya çalıştılar.İsrail'in yardım gemisine yaptığı saldırıdan sonra herkes başımıza bir Hitler hayranı kesildi. Bu noktada, apaçık ortada ki hepimiz tek bir doğruya yönlendiriliyoruz. Bunlar dünyanın acı gerçekleri ve küçük hayatlarımızın arka planında bu gerçekler var.Bu yüzden onları göz ardı edemeyiz.En azından aramızdaki farklılıkları (din ,dil,vs..)artık es geçip, beraber yaşamayı öğrenmeliyiz.
Neyse şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.




*...'çalışmak özgürleştirir'...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder