13 Ocak 2011 Perşembe

KARLOVY VARY,PLZEN VE SOĞUK

         Çek Cumhuriyetin'de Prag'ın iki saat kuzeyinde ünlüler kervanı olarak bilinen, şirin mi şirin,kaynarcalarıyla meşhur bir şehir vardır,Karlovy Vary adında.Eğer Çek cumhuriyetine gelmişseniz veya gelecekseniz ve gezmeye en az benim kadar düşkünseniz burayı duymamanız imkansız.Hatta bu şehir Prag'tan bile ünlü bazı durumlarda.Öyle ki bu küçücük şehir 4-5 tane filmde mekan olarak kullanılmış.Bizde Aralığın başında bu güzel şehri merak ettik ve  buraya bir gezi düzenledik.Bir de dedik ki, Karlovy Vary yetmez, biranın kaynağı Plzen'i ekleyelim araya.Fakat geziye başlamadan önce bizi düşündüren bir tek şey vardı: SOĞUK!!!!!!!!!
     Denizli'nin horozlarının sesini duyduktan sonra ilk Student Agency otobüsü ile ilk durağımız olan Karlovy Vary'e vardık.Hemen hostelimizi bulduk.Isınma problemi dışında bize sağladığı konforla bu hostel Viyana'daki hostelimizden çok daha güzeldi çünkü 1 oda ve 1 salonuyla bize tahsis edilmiş bir ev gibiydi.Yerleştikten sonra hiç ara vermeden Karlovy Vary'yi keşfe başladık.Ana caddesinde dolaşırken adım başı bir kaynarca gördük ve gaza gelip hepsinin tadına bakmaya karar verdik.Fakat ilk denememizden sonra bir daha ağzımıza almamaya yemin ettik.Genel olarak insanların bahar veya yaz aylarında geldikleri Karlovy Vary'i kışın ortasında gezmenin bizi farklı kılacağını düşünüp kendimizi avutarak son nokta Diana Kulesine vardık. Prag'tan sonra, mimari açıdan kule pek bir şeye benzemese de sunduğu manzara ve içerideki sıcak ve loş ortam bizi tatmin etti.Kulede içilen güzel ve sıcak kahvenin verdiği gazla hostele dönüşe geçtik. Hostele girmeden önce Çek Ülkesinin Migros'u olan Albert'ten sabah kahvaltılık ve akşam için mikrodalgalık bir şeyler aldıktan sonra ünlü şehir Karlovy Vary'de hoş bir gece geçirdik.Fakat Karlovy Vary'li Jan Becher ustanın müzesini gezemediğimiz ve Becherovka'yı (diğer adı karlovarska-carlsbad'dır) yerinde tadamadığımız için içimizde bir kaç ukte kaldı ve baharda tekrar gelinecekler listesine alındı Karlovy Vary Her ne kadar baharda daha bir güzel olacağını düşünsem de kışın o beyaz örtüsü üzerindeyken de bu şehir güzeldi.Bir Çek Şehrinden çok soğuğundan mı kürk mantolu kadınlarından mı bilemeyeceğim ama Rus şehri gibi duruyordu.''Sen nereden biliyorsun sanki çok mu Rusya gördün'' diyeceksiniz.....film sektörü ve hayal gücü sağ olsun ne diyim:))

        Ertesi gün Plzen için beklentilerimizi minimuma düşürerek yola çıktık.Bunun sebebi ilk olarak soğuk,ikinci olarak ise önceden arkadaşlarımızın Plzen hakkında söylemiş olduklarıydı.Plzen şirin bir şehirdi fakat biz o şirinliğin tadına pek varamadık.Varsak da o soğukta yüz kaslarımız çalışmadığından bizler bunu pek hissettiremedik çevremize.Fakat gerçek Çek birası hepimizin soğuk havadan kaynaklı stresini aldı ve donmuş olan ayak parmaklarımızı çözdü.Türkçe adıyla Pilsen diye okunan bu şirin şehirde dünya bira üretiminin yarısını elinde tutan  Pilsner Urquell'in fabrikasına girmek Plzen'de yaptığımız en doğru şeydi ki çok sevgili gıda mühendisi arkadaşlarım Müge ve Sevgi ve tabi ki kimya ve biyoteknolojiyle ilgilenen ben ,Julieta ve Salla bütün bir fabrikayı ve üretim sürecini hayranlıkla gezdik ve  Plzen bizim için özetle şu hale geldi:

Plzen'den sonra alınmaya karar verilen yün çorap 125 kr,
Bira üretimini Plzen'de öğrenmek 100 kr,
Gezi sonunda filtresiz Çek birasını tatmak ve fıçı içinden çıkmak paha biçilemez...:))


 Gezdik,eğlendik,gezip eğlenirken bir de üşüdük ve sonunda Prag'ımıza geri döndük ve her şeye rağmen MUTLUYUZ..

Seni Seviyorum Ceska Republika  :)) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder